Lazerle Tedavi
Uzun zamandır tıpta birçok alanda kullanılan lazerle tedavi yöntemi, geçen zamanda yeni alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Göz ameliyatlarından makat hastalılarına, cilt lezyonlarından sindirim sistemi kanamalarına kadar birçok alanda başarı ile kullanılmaktadır. Ayrıca lazer olmayan ancak lazer diye lanse edilen başka ışık tedavileri de bulunmaktadır. Buna örnek olarak “hemoroid” tedavisinde kullanılan kızılötesi ışık (infrared fotokoagulasyon) tedavisini verebiliriz. Dermatolojide sıkça kullanılan İPL (intensive puls light) gibi ışık tedavilerini de örnek olarak verebiliriz. Hatta bazen elektro koagulasyon işlemini verebiliriz. Bu durum zaman zaman lazer isminin popülaritesini kullanarak diğer ışık tedavilerinin daha iyi bir imaj yaratması için kullanılmaktadır. Ayrıca diğer geleneksel cerrahi yöntemlerine herhangi bir üstünlüğü olmadığı alanlarda da popülaritesinden faydalanmak için lazer kullanımı tercih edilebilmektedir. Lazerle tedavi, doğru endikasyonlar konulması halinde bir çok hastalığın tedavisinde çok ciddi avantajlar sağlamaktadır. Bu yazımızda lazerin proktolojide hemoroid, anal fistül ve kıl dönmesi tedavisindeki kullanımını ele alıyoruz.
Lazerle Hemoroid Tedavisi
Bilindiği gibi basur (hemoroid) hastalığı makatta bulunan hemoroidal yastık adı verilen anotomik şişliklerin büyümesi ve dışarı sarkması sonucu oluşur. Bu şişmeye hemoroidal yapıların içindeki toplar damar ağının ıkınma sonucu uzun süre maruz kaldığı basınç artışı sebep olur. Hastalığın tedavisi bu şişliklerden kurtulmayı sağlamalıdır. Kullanılan ilaçlar şikayetleri azaltsa da kalıcı tedavi sağlamaz. Geleneksel cerrahi tedavide büyüyüp sarkmış hemoroidal yastıklar kesilip alınmaktadır. Anal bölgenin ameliyat sonrası kapatılması, temiz tutulması ve dolayısıyla dikiş atılması mümkün olmadığından açık yara bakımı ile iyileşmeye bırakılmaktadır. Bu da yaranın tuvaletle teması sonucu iltihaplanmasına ve iyileşmenin 3-4 hafta sürmesine neden olmaktadır. Ayrıca bölgenin hassasiyeti de göz önüne alındığında bu sürecin çok ızdıraplı olduğu bilinmektedir. Bütün bunların dışında ameliyat sonrası kanama, hematom, apse ve makatta darlık gibi ciddi komplikasyon riskleri vardır. Lazerle hemoroid tedavisinde basur memelerine 1 milimetreden küçük delikten lazer prob sokulup hemoroid memesinin içeriği kurutulur. Cerrahi tedavideki gibi geniş açık yaralar olmadığından ağrı ve iltihaplanma olsa da daha azdır. Kanama ve hematom görülmez. Aynı gün veya bir gün sonra taburcu edilebilir, yatak istirahatine pek ihtiyaç olmaz. Cerrahideki ciddi komplikasyonlar daha nadir görülür. Nüksetme ihtimali de düşüktür.
Lazerle Kıl Dönmesi Tedavisi
Kıl dönmesi hastalığı kalçada her iki kalçanın birleştiği olukta kuyruk sokumunun üzerinde bulunur. İçinde az veya çok kıl, keratin dokusu ve iltihabi granülasyon dokusu bulunan sinüzal bir yapıdır. 1 cm den başlayıp 10-15 cm büyüklüğüne kadar uzanan cilt altı sinüzal kanallardan oluşur. Yakın zamana kadar hastaların büyük bir kısmının tedavisi geleneksel cerrahiydi. Cerrahi tedavide büyük bir kesi ile çok geniş sağlıklı bir doku parçası kesilip alınmakta çukur şeklinde derin büyük bir yara oluşmaktadır. Böyle bir yaranın karşılıklı dikilmesi mümkün olmadığından bazen açık bırakılıp pansumanla iyileşmesi beklenir. Bu yaranın kapanması bazen 5-6 ayı bulmaktadır. Diğer bir yöntem de yaranın kenarından geometrik bir doku parçasının kesilip alttan serbestleştirilerek yara üzerini kapatacak şekilde çevrilip dikilmesidir. (flap ameliyatları). Flap ameliyatlarında kalça şeklinde deformasyon ve büyük bir yara izi kalmaktadır. Ayrıca uzun süreli bir yatak istirahati gerekir. Nüksetmesi durumunda tekrar ameliyat edilmesiyle oluşabilecek doku kaybı nedeniyle yaranın kapatılması ciddi bir sorun oluşturur. Oysa lazerle tedavide sinüs deliklerinden herhangi bir kesi yapmadan girilerek küret ve fırçalarla temizlenir ve lazer probu bu delikten girilerek sinüs ablasyonu yapılır. Dikişe ihtiyaç duyulmaz, pansuman ile kapatılır. Sinüs içeriğinden bir süre akıntı olduktan sonra delikler iyileşip kapanır. Herhangi bir yatak istirahati gerekmez, ağrı neredeyse hiç olmaz ve yara izi kalmaz. Nüksetmesi halinde tedavi rahatlıkla tekrarlanabilir yada istenirse cerrahi ameliyat uygulanabilir.
Lazerle Anal Fistül Tedavisi
Anal fistül hastalığı, kalın bağırsağın son kısmından küçük bir delikle anal kanala paralel uzanan ince tüp oluşması ve bunun makatın birkaç cm yanından 1-3 mm lik bir delikle dışarı açılması sonucu oluşur. İç deliği büyük tuvalet ile devamlı temas halinde olduğundan kanaldan dışarı sürekli iltihaplı akıntı gelir ve bazen apseleşmeler olur. Fistül kanalları anal kasların altından geçebileceği gibi kasların içinden veya üstünden de geçebilmektedir. Alçak yerleşimli fistüller cerrahi olarak tedavi edilebilirken, büyük abdest tutmayı sağlayan kasların üzerinden geçen fistüllerde ameliyat esnasında bu kasların kesilmesi gerekeceğinden cerrahi tedavi mümkün değildir. Bu hastalar “Seton” yöntemi ile tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Ancak seton yönteminde tedavinin başarı oranı %60 civarındadır ve ayrıca fistülün içinden geçirilen silikon ip yabancı cisim olarak aylarca anal kanalda tutulmaktadır. Anal fistülün cerrahi tedavisinde en büyük sorun makat kaslarının zarar görmesine bağlı oluşan büyük abdest tutamama sorunudur. Makat kaslarının tekrar dikilmesi mümkün olmadığından bu komplikasyon hayatı çekilmez hale getirebilir. Lazerle tedavide fistülün dış deliğinden girilerek küret ile kanal temizlenir ve laser probu dış delikten kanala sokulup ablasyon yapılır ve kanalın iç deliği mucoza kaydırılıp sütüre edilerek kapatılır. Kesme işlemi olmadığından anal kaslar zarar görmez, böylece büyük abdest tutamama riski olmaz. Tedavi sonrası 1-2 hafta az miktarda akıntı olur ve yara kapanır. Yatak istirahatine ihtiyaç olmaz ve ağrı minimal seviyede olur. Nüksetmesi halinde tedavi rahatlıkla tekrarlanabilir yada başka bir tedavi yöntemi uygulanabilir.
Op. Dr. Nizam Kurtdere’nin “hemoroid” ile ilgili diğer yazılarını okumak için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Diğer yazılarımız için BURAYA tıklayabilirsiniz.